İçişleri Bakanı anayasayı çiğniyor

31 Aralık 2021 Cuma

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak: “Bu doları çıkaran da düşüren de Allah’tır!”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Cenab-ı Allah biliyor. Milletimize hiç ihanet etmedik. Üzerimize ne kadar gelirlerse gelsinler hiç ihanet etmedik. Kim ne derse desin. Onun için sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır.”

Anlaşılan en son safhaya geldiler ve kendi yaptıklarını, bir siyasi partiyi Allah ile özdeşleştirdiler. İslamda buna Allah’ın hâkimiyetini başka yaratıklara vermek anlamında “şirk koşmak” deniyor ve bu, genellikle dünyevi menfaatlar nedeniyle yapılıyor. 

CHP adına Soylu’ya yanıt veren Faik Öztrak, “Bu Muaviye aklı. Yaptıkları hukuksuzluklara, attıkları iftiralara, Yüce Allah’ı ve ayetlerini ortak etmeye kalkıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Ne millet iradesinden, ne adalet terazisinden kaçamazlar” demiş.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, “Kendini peygamber mi zannediyorsun” diye sormuş.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Haşhaşiler de FETÖ erbabı da öyle diyordu!” diyerek sert çıkmış.

Ben siyaset ve hukuk açısından söylenmesi gerekeni söyleyeceğim. Sanki yasaklı sözcükmüş gibi telaffuz edilmemesi için özel bir çaba gösterilen laiklik kavramını yine gündeme getireceğim. 

Laik bir devlette bir İçişleri Bakanı bu şekilde konuşamaz; partisinin politikalarının Allah tarafından yaptırıldığını söyleyemez. Kendilerinin Allah’ın tebliğ makamı olduğunu iddia edemez. Bunu yapıyorsa, açıkça dini siyasete alet etmiş olur ve bu suçtur. 

GÜN GELİR DEVRAN DÖNER 

AKP’nin politikaları belli bir inanç tarafından belirleniyorsa, o zaman bu iktidar, Müslüman olmayan ya da inançsız vatandaşları dışlayan; hatta uygulamada görüldüğü üzere, sadece belli bir mezhebi gözeten bir iktidardır. 

Vatandaşlar arasında din ve inanç temelinde ayrım yapıyor demektir. Devletin laik olduğuna dair anayasa hükmünü ihlal ediyor demektir! Bu ancak din devletinde olur...

Bunları yazdığım için bana “Yıllardır böyle zaten. Değişen bir şey yok!” diye tepki göstermeyin. Anayasaya laiklik ilkesinin konulması için bu ülkede verilen çetin mücadeleyi bilen ve hiç unutmayan bir gazeteci olarak, o ilke her çiğnendiğinde bunu yazmak benim görevim. 

Ayrıca ben bu hukuksuzluğa alışmayı reddediyorum. Halkın Kurtuluş Partisi’nin iktidarın yasadışı söylem ve eylemleri nedeniyle sürekli olarak dava açmasına da “Ne oluyor ki dava açınca? Bağımsız yargı yok, adalet yok!” diyerek tepki gösterenler var.

Unutmamalıyız ki bugün adaletin terazisi güçten yana eğilip adaletsizlik dağıtıyor olsa da, gün gelir, o dava dosyaları tozlu raflardan iner, bu yazılar arşivlerden çıkar. 

Yılın son günü daha iç açıcı bir yazı yazmak isterdim ama şöyle de düşünebiliriz: Adaletin er ya da geç sağlanacağını düşünmek, hiç vazgeçmememiz gereken bir umuttur. Bu umutla mücadeleye devam edeceğiz. 

GEÇMİŞİNİZİ UNUTMAYIN 

Son olarak da Süleyman Soylu’ya sormak gerekir...

AKP’yi savunurken “Bize yaptıran Allah’tır!” diye bağırıyorsunuz ya, bu durumda, 12 yıl önce Demokrat Parti Genel Başkanı iken, “Türkiye’de siyaseten hava atmaya çalışan AKP’ye ve Erdoğan’a gününü göstereceğiz yerel seçimlerde. AKP’den bu milleti kurtaracağız!” diye bağırdığınızda onu yaptıran neydi?

Aman dikkat! Allah’ı tek bir parti ve onun politikaları ile özdeşleştirirseniz, geçmişinizi açıklayamazsınız. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları